Seçimlere dört ay gibi az bir zaman kaldı. Sn. Cumhurbaşkanı, makamının tarafsızlığını bir tarafa bırakmış, parti genel başkanı gibi söylemlerine aralıksız devam ediyor.
Muhalefet partilerinde ise tık yok. Ülkenin en önemli, bir yerde kader seçimine giderken bu izah edilemez atalet, toplumda kaderine terkedilmişlik hissine neden olmaktadır. Toplumun bu kadar kısa bir zamanda umutlarını yeşertecek projeleri nasıl anlatacaklar. Toplumu nasıl inandıracaklar. Muhalefet partileri için ortam hiç bu kadar uygun olmamıştı. 3 Y ile iktidara gelmişti Akp. 3 Y bir yana toplumu daha fakirleştirerek, sadaka toplumuna dönüştürmüş, kömür, makarna v.s ile kendi oy deposunu yaratmıştır.
Ekonomi tamamen ithalata dayalı bir büyüme endeksine dönüşmüş, dış ticaret açığı 84 milyar dolarla rekor üstüne rekor kırmaktadır. Üretime dayalı yatırımlar, yerini AVM’ lere terk etmiş. Toplum sistemli olarak borçlandırılarak, adete kıpırdayamaz hale getirilmiştir. Dış borç ise döndürülemeyecek boyutlara doğru fora yelken. Denetimsizlik nedeniyle iş kazalarında ölümler ve yaralanmalar rekor düzeye çıkmış. Kadın cinayetleri, intiharlar, şiddet toplumda derin travmalar yaratmaktadır. Yarınına ümitle bakamayan karamsar bir toplumda, bir kıvılcım yakacak muhalefet ne zaman olacak.
Partilerin iç işlerini sorgulamak bize düşmez. Fakat topluma verdiği mesajlar ve toplumda yarattığı etkileri değerlendirebiliriz. Ne yazıktı ki toplumda görülen; muhalefet partilerinin iktidar gibi bir niyetlerinin olmayışıdır. Bunda da haksız değildirler. Muhalefet demek iktidarın yarattığı gündemi tartışmak olmamalıdır. Söyleyecek sözleri varsa gündemi kendilerinin belirlemesi gerekir. Toplumu umutsuzluktan, bazı vurdumduymazlıktan ve uyuşturulduğu uykudan uyandıracak slogan ve söylem gerekir.
Sanırım önce muhalefeti rehavetten uyandırmak gerekecek.! Ümit Yunanistan seçimlerinin Ülkemize olacak etkisine bırakılmak üzere.. İspanya’da ki gelişmeler de acaba bir domino etkisi yapar mı? Bekleyip göreceğiz. Ümidimiz sanırım bunlara bağlı…