"Jean-Luc Godard" Fransız sinemasının başarılı bağımsız yönetmeni.En unutulmaz filmlerinden Le Mépris yeni izledim.Bir zaman makinesi icat edilse 60'larda bir günlüğüne
Le Mépris'in film setine ışınlanmak isterdim.
Kendine özgü sinema dili anlatısı filmlerine resimi, edebiyatı ve tarihi başarılı bir şekilde taşıması güçlü çekimleri ile oyuncularına yüklediği sahicilik anlamında sarsıcı performanslarıyla seyirci olmaktan çıkıyor ve bütün karelere kendizin de dahil olduğunu hissettiriyor sınırları zorlayan Godard sinematografik açıdan çok pürüzsüz filmler de çekmez.Bazen ne yaptığın değil, nasıl yaptığın önemlidir ya o lafın karşılıdığır Godard.
Le Mépris'i gecikmeli olsa da izleyebilmiş olmaktan dolayı çok mutluyum.Hayatımın karantinalı yüzde sekseni yalnızlık ve kendi kendimle yüzleşerek geçirdiğim şu günlerde ; dramatik film önerisi vermek istemiyorum. Eğlencelik bir film değil belki fakat bu kadar güzel bir filmi kaçırmayın derim.Yalın gerçekliği çıplaklığı ile olağanüstü sarsan bittiğinde aklınızı günlerce kurcalayacak unutmayacağınız bir film her şeyden önce..
Son olarak filmin öyle güzel müzikleri var ki ;beş duyunuzu da tatmin edecek beyninizde filmin makarasını sardırmaya başlayıp yeniden o, olağanüstü yolculuğa götürecek türden.
Jean-Luc Godard röportajlarının birinde "artık hayatımın geri kalanında okuyamayacağım kadar kitap ve izleyemeyeceğim kadar film vardı."diyerek içimi acıtmış olsa da kendisini daha bir sevdim . Hikayeleri böyle sağlam anlattığı için.Fransız sineması'nın muhteşem adamına bir kez daha sonsuz saygılar.